ELFAZ-I KÜFRÜN HÜKÜMLERİ, KAİDELERİ ve İHTÎLAFLARI:


   1 - Küfre götürdüğü hususunda ittifak edilen lâfızları söyleyenlerin, amellerinin heder olduğu icmâ ile sabittir. Meselâ mürted [124] bunlardandır. Yeniden iman ettiği takdirde, hacc etmiş ise, haccı iade etmesi gerekir. irtidad halinde iken karısı ile muamelesi zina, çocuğu olursa veled-i zina olur.
   Âdet yerini bulsun diye getirilen sehâdet, İslâmın ruhuna dönmedikçe makbul değildir. Küfrünü ortadan kaldırmaz.

   2- Küfür olduğunda ihtilâf edilen lâfızları söyleyenlere, tecdid-i nikâh yapması, tövbe etmesi ve bu lâfızdan dönmesi emredilir.

   3- Hatâ, ile söylenen elfâz-ı küfür, küfre götürmez. Söyleyen mü'mindir, Tecdid-i nikâh ile emrolunmaz. Ancak tövbe ve istiğfar ile emredilir.

   Birinci ve ikinci maddelerde zikri geçen elfâz-ı küfrün tevlid ettiği meselelerden biri de erkeğin tecdid-i nikah ile emrolunması idi. Acaba kadından böyle bir lâfız sudûr ederse durum ne olur? Buhara ulemâsına göre kadın da tecdid-i nikâha icbar edilir.

   «Bezzâziyye» isimli kitapta da zikredildiği gibi, her müslüman küfürden korunmak için sabah akşam şu duayı okumalıdır: «Allah'ım, bilerek şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğimden de affını dilerim. Gaybı kemâli ile bilensin.» Bu, Resûlullah'ın (s.a.v.) duâsıdır. Bir kimse, elfâz-ı küfürden birini ifâde ettiğini söylerse bakılır: O lâfız birçok yönleri [125] ile küfrü icab ettirmesine rağmen, bir ciheti ile küfrü icâb ettirmiyorsa, o kimsenin küfrüne kail olunmaz. Bu müslümanlara kolaylık olması içindir.

   «Bahru'l-Kelâm» kitabında söyle denmiştir: «Bir kimse elfâz-ı küfrü şaka veya oyun olsun diye söyler ve buna inanırsa, bütün âlimlerce kâfirdir.» [126]

    «Yine bir kimse elfâz-ı küfrü hatâ veya icbar edilmek sureti ile söylerse kâfir değildir. Bunda da ittifak vardır.»
   İmam Muhammed'e göre, bir kimse bir başka kimseye, eğer küfretmezsen azalarından, birini yok ederim der de, o kimse de kalbi iman ile dolu olduğu halde sırf azasının kesileceğinden dolayı (dili ile küfür ifâde eden o lâfzı söylerse kâfir olmaz.

   Bir kimse elfâz-ı küfürden birini söyler de, ben bununla istikbâli değil, geçmişteki küfür halimi kasd ettim derse, zahirine bakılarak bu adam hakkında küfür ile hükmedilir.

-------------------------------------------------ŞERH KISMI-------------------------------------------------------

   [124] «Riddet», lügatte dönmek, şer'i ıstılahta ise İslamdan dönmek manasınadır.

   İrtidâdın şartları:
   Akıllı olmak, deli ve çocuk olmamak. Delinin deliliği fasılalarla geliyorsa ve o şahıs irtidada götüren lâfzı deliliğin gelmediği zamanda ifade etmişse mürted olur. Deliliği tuttuğunda böyle bir lâfız kendisinden sadır olursa mürted olmaz. Sarhoşun da irtidâdı caiz değildir.
   Mürtedin öldürülmesinin, meşru sebebi: Mürtede verilen cezanın ağır oluşu, İslama yönelen ifsad edici hareketleri yok etmektir. Bu tıpkı, mülkiyeti muhafaza etmek için hırsızın elinin kesilişi gibidir.

   Mürted hakkındaki hükümler:
   1-Tekrar İslama dönmezse katli vâcibdir,
   2- Malî ve bedenî bütün amelleri yanar. Bu husus ile ilgili âyet-i celile şöyledir: «... Eğer (bilfarz Allah'a) ortak tanırsan, celalim hakkı için (bütün) amel (ve hareketler)in boşa gider ve muhakkak hüsrana düşenlerden olursun.» (Zümer: 5)
   3- İrtidâd halinde, karısı derhal boş olur. Hâkimin boşanma muamelesini yürütmesine lüzum yoktur. İrtidâd halinde meydana gelen çocuk da veledi zina olur.
   4- Bıraktığı vakıflar bâtıldır, ister Allah rızası için isterse çocukları için bırakmış olsun fark etmez. 
   5- İrtidâd üzere ölürse, müslüman kabristanına konmaz. Köpek gibi bir çukura atılır.
   6- Kendisine, tevbe etmesi için üç gün mühlet verilir. Tevbe etmezse öldürülür.

   İrtidâdı sebebi ile öldürülmesi caiz olmayanlar;
   1- İrtidâd eden kadın, tekrar İslama dönmezse, müebbed hapse mahkûm olur.
   Kadınlar iki sebepten dolayı öldürülmez:
   a) Peygamberimiz (s.a.v.) kadınların katlini nehyetmiştir.
   b) Kadınlar, İslâma karşı silâhlanma gücünden mahrum oldukları içindir.

   2- Müslüman bir çocuk, mürted olarak bulûğa ererse öldürülemez. Kıyasen öldürülmesi gerekir ise de, çocuğun buluğdan önce müslümanlığının sahih olup olmadığı hususunda ihtilâf olduğundan öldürülmez.
   3- Zor (ikrah) ile müslüman olan bir kimse mürted olursa öldürülmez.
   4- Bir çocuk, anne ve babasını taklid ederek müslüman olur da, mürted olarak bulûğa ererse öldürülmez. Bunun müslümanlığı taklidi bir müslümanlık olduğundan mürted olmadan önceki müslümanlığında şüphe hâsıl olmuştur. Bu yüzden öldürülmez.
   5- İslâm ülkesinde kayıp bir çocuk bulunursa, müslûman olmaya mahkumdur. Bulûğa ererken müslûman olmaya zorlanır, irtidad ederse öldürülmez.
   6- Bir kimsenin müslûman olduğu bir erkek iki kadının şehadeti ile sabit ise, ve bu kimse irtidad ederse, bu kimse öldürülmez. Çünkü katil hususunda kadının şehadeti caiz değildir.
   7- Bir kimsenin müslümanlığı iki adamın şehadeti ile sabit olur da sonra o adamlar şahitliklerinden vaz geçerlerse o adam. öldürülmez,

   [125] Bir kimsenin sarfettiği bir söz, birçok yönleri ile küfrü gerektiriyor da bir yönü ile küfürden kurtarıyorsa, müftünün onu tercih etmesi gerekir. Zira mûslümanlar hakkında hûsn-i zan esastır. Şu var ki bu adamın niyeti küfür değilse müslumandır. Fakat niyeti küfür ise, müftünün fetvası onu kurtaramaz. Tevbe etmesi ve nikâhını tazelemesi gerekir.

   [126] Bir kimse küfür lafzını kullanırken ne demek olduğunu bilir, fakat inanmazsa en doğru görüşe göre kafirdir. Çünkü iman, tasdik ve ikrarın birleşmesi ile tamamlanır. Küfredince ikrar ortadan kalkmış olur. Şayet küfreder de, mânasının ne demek olduğunu bilmezse “Kadıhan”a göre kâfir olmaz. Diğer bir görüşe göre kâfirdir. Lâkin doğru olan evvelkidir.

   Küfrü icab ettiren bir lafzı herhangi bir zorlama olmadığı halde bilerek kullanırsa, bütün âlimlerce kâfirdir. Bilmeyerek kullanırsa ekseriyete göre kâfir, bazılarına göre değildir.

   Elfâz-ı küfür, bazan, zarafet, akıllılık, edebiyat taslamak isteyen kimselerin sözlerinde de zuhur edebilir. Meselâ, sevgilisini gören bir kimsenin: “O tektir, ortağı ve benzeri yoktur” demesi gibi. Bazan garib şeylerden bahsedip yanında bulunduğu kimseleri güldürmek, şaka yapmak, kızgınlığını ifade etmek, sinirlenmek, dil ve azalarını korumamak ve din işlerine önem vermemek gibi şeylerden meydana gelir. Elfâz-ı küfrü zorlama olmadan ve bilerek kullanan kimsenin: Amelleri yanar, nikâhı düşer, kanı helal olur, kestiği yenmez, kâfir olacağından ismi değiştirilir. Tövbesiz ölecek olursa Cehennemde ebedi kalır.

   Müslümanın dilini küfre ve hataya götürecek şeylerden koruması gerekir. Bunun için de, susmak, dilini, azalarını ve düşüncelerini muhafaza etmek, ciddi olmak, şakadan uzak durmak, âyet-i kerimeleri, hadis-i şerifleri ve alimlerin sözlerini düşünmek, mü'minlerin nasihatini kabul etmek, Allah'a yalvarmak; ayrıca Ebu Musa'l-Eş'ari'nin rivayet ettiği şu hadis-i şerifdeki duayı okumak: Resûlullah (s.a.v.) bir gün Ashab-ı Kiram'a: Ey insanlar, karıncanın yürüyüşünden daha gizli olan «hafi şirkten» korunun, buyurdu Ashab-ı Kiram, bu kadar gizli şirkten nasıl korunalım ya Resûlallah deyince, Resûlullah (s.a.v.), şu duayı okuyun, buyurdu: «Ey Allah'ım, bildiğimiz gizli ve açık şirkten Sana sığınırız. Bilmediklerimizin de affını isteriz.”
 

Devam