TEVHİD KELİMESİ

 

Tevhid kelimesi olan LA İLAHE İLLALLAH...

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Biz senden önce hiçbir rasul göndermiş olmayalım ki ona: ‘Benden başka ibadete layık ilah yoktur, bana ibadet edin diye vahyetmiş olmayalım.” [Enbiya: 25]                      

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“İnsanlarla La ilahe illallah deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. La ilahe illallah derlerse mallarını ve canlarını Allah’ın hakkı dışında benden korumuş olurlar. Bunun dışındaki hesapları ise Allah’a  aittir.” [Buhari-Ebu Davud-Nesei-Kûtûbi Sitte (Muhtasar Müslim: C.1 S.331)]                                

 

 “Kim La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah’a şehadet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.” [Müslim-Tirmizi (Muhtasar Buhari: C.4 S.360 İstizan bah.) (Tac: C.1 S.34 Dinin faziletleri bah.)  (Tergib ve Terhib: C.3  S.363 Lailaheillallah'İn fazileti)]

O halde sahibini ebedi kurtuluşa erdirecek olan bu La ilahe illallah nedir?

Tevhid kelimesinin Allah katında geçerli olabilmesi, insanı cehennemden kurtarabilmesi için belli şartlar vardır. Bu şartlar gerçekleşmedikçe günde bin defa La ilahe illallah dense bile bu kelime kişiye hiçbir fayda sağlamayacaktır.

 

 

LA İLAHE İLLALLAH’IN ŞARTLARI

 

Bu şartlar şunlardır:

Birincisi: Bu kelimeyi söyleyen kişinin manasını bilmesi gerekir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Bil ki! Allah’tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur.” [Muhammed: 19]  

“Allah’tan başkasına çağıranlar şefaate hak kazanamayacaklardır. Ancak kelime-i şehadetin manasını bilerek şehadet edenler bundan müstesnadır.” [Zuhruf: 86]             

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Kim La ilahe  illallah’ın manasını bilerek ölürse cennete girer.” [Müslim İman bah.]               

 

LA İLAHE İLLALLAH’IN MANASI

 

La İlahe İllallah’ın Manası: Allah’tan başka ibadet edilen şeyleri reddederek ibadeti sadece Allah’a yapmak ve sahte ilahlara tapanları reddedip onlardan uzak durmaktır. Ayrıca yalnız Allah’a ibadet edenleri sevip sadece onlarla dost olup, yalnız onlarla beraber olmaktır.

Muhammedun Rasulullah ise Allah’a Rasulullah’ın gösterdiği şekilde ibadet etmek demektir.

 

İkincisi: Yaşantıyı bu kelimenin manasına uygun düşecek şekilde düzenlemek.

Yani yalnız Allah’a ibadet etmek ve O kendisine nasıl ibadet edilmesini emrettiyse o şekilde ibadet etmek ve Allah’ın şeriatının hakim olması için gücünün son damlasına kadar çalışmak, şirkten ve bu kelimeyi bozacak her çeşit inanç, söz ve amellerden uzak durmaktır.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

“Kim “La ilahe illallah” derse ve Allah’tan başka tapılanları reddederse malı ve kanı haram olur. Onun hesabı Allah’a aittir.” [(Müslim İman bah.) (Riyazüs Salihin: Zahire göre hüküm verme bah.) (Kutubi Sitte Kelime-i İehadet bah.) (Cem'ul-Fevaid: İman bah.)]

 

LA İLAHE İLLALLAH’I BOZACAK ŞEYLER

 

Bu Kelimeyi Bozacak Şeyler:

1 - Allah’ın varlığını ve Rasulullah’ın  risaletini inkar etmek.

2 - Reisler, liderler ve şeyhlere ibadet etmek. Bu, Allah’ın haram kıldığı şeyi helal, helal kıldığı şeyi haram kıldıklarında onlara itaat etmekle olur.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini (yani din adamlarını) ve Meryem oğlu Mesihi rab edindiler. Oysa tek olan Allah’ tan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir.” [Tevbe: 31]     

Birgün Rasulullah (s.a.s) bu ayeti kerimeyi okuduğu sırada daha önce hristiyan iken sonradan İslam’la şereflenen Adiyy İbn Hatem (r.a) (boynunda haç olduğu halde) Rasulullah’ın yanına girdiğinde bu ayeti kerimeyi duyunca Rasulullah’a:

“Onlara ibadet etmiyorlar ki” dedi. Bunun üzerine Rasulullah:

“Onlar Allah’ın helal kıldığı birşeyi haram, haram kıldığı birşeyi helal kıldıkları zaman onlara  itaat etmiyorlar mı?” diye sorunca Adiyy İbn Hatem: “Evet” dedi.  Rasulullah:

“İşte böylece  onlara ibadet  ediyorlar” buyurdu. [(Cem'ul-Fevaid: Tefsir bah.) (Tirmizi Hadis No:3095 Bu hadisi Tirmizi 3095, El-Hüseyin b. Yezid an Abdisselam an Zeyd b. Sellam an Ebi sellam ani'n Nu'man asl-İ senedi ile tahriç etti. Ahmed de rivayet etti.)]                       

3 - Allah’a, Rasulüne ve İslam dinine sövmek, Allah’ın ayetleri, kitapları, rasulleri ile alay etmek.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“İkiyüzlüler, kalplerinde olanı haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: “Alay edin bakalım. Allah çekindiğiniz şeyi ortaya koyacaktır. Onlara soracak olursan: “Biz and olsun ki eğlenip oynuyorduk” diyecekler. De ki: “Allah’la, ayetleriyle, rasulüyle mi alay ediyordunuz? Özür beyan etmeyin. İnandıktan sonra küfre girdiniz. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, suçlarından ötürü bir topluluğa da azab ederiz.” [Tevbe: 64-66]   

4 - Tağuta muhakeme olmak.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.” [Nisa: 60]

5 - Allah’ın indirdikleriyle hükmetmemek.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.” [Maide: 44        

6 - Sihir yapmak ve öğrenmek.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Şeytanların, Süleyman’ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular. Oysa Süleyman kafir değildi. Ama insanlara sihri öğreten şeytanlar kafir olmuşlardı. Babil’de Harut ve Marut denilen iki meleğe birşey indirilmemiştir. Bu ikisi: “Biz sadece imtihan ediyoruz, sakın küfre girme” demedikçe kimseye birşey öğretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Oysa Allah’ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek faydalı olmayacak şeyler öğreniyorlardı. Andolsun ki onu satın alanın ahiretten bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu keşke bilselerdi.” [Bakara: 102]

7 - Kafirlerle dost olmak, onları sevmek, desteklemek, onların cemaatlerine, gruplarına, partilerine üye olmak.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Mü’minler mü’minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah’tan bekleyebileceği hiçbir şey yoktur. Ancak onlardan sakınmanız hali (takiyye) müstesnadır. Sonunda dönüş ancak Allah’a’ dır.” [Al-i İmran: 28]  

Bir insan şehadeti bozacak bu şeylerden birisini yaparsa İslam’dan çıkar. İstediği kadar kelime-i şehadeti söylese hatta insanların en çok ibadet edeni bile olsa bunların kendisine hiçbir faydası olmayacaktır.

Şimdi konunun daha iyi anlaşılması için La ilahe illallah kelimesi üzerinde biraz daha duralım.

 

İLAH KELİMESİ

VE BUNUNLA İLGİLİ ÖRNEKLER

 

La ilahe İllallah: Bütün sahte ilahları reddediyor ve ibadeti yalnız Allah’a has kılıyorum demektir. Yoksa: “Allah’tan başka ilah yoktur” demek değildir. Bu kelime varolan bütün sahte ilahları reddediyor ve sadece gerçek ve hakiki ilahı kabul ediyorum demektir. O halde sahte ilahlar nelerdir? Bunlar bilinsin ki redde-dilebilsin. İlah kelimesinin neleri ifade ettiğini bilmeyen kişi sahte ilahları nasıl reddedebilir ki? İlah; arapça bir kelime olup “ibadet edilen varlık” demektir. İbadetin yalnız Allah’ın hakkı olduğunu daha önce de açıklamıştık. O halde yalnız Allah’ın hakkı olan ibadet edilme hakkını Allah’tan başkalarından alıp veya Allah’tan başkalarına vermeyip yalnız Allah’a verirsek sahte ilahları reddetmiş oluruz.

Örneğin; Allah içkiyi haram kılmıştır. Bir kişi çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir diye bir kanun çıkarırsa, bu kişi “içki helaldir” demese bile kendisini ilah olarak ilan etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez. Kim de bu gibi kanunları kabul eder, uygulanması için yardım ederse bu kanunları koyan kişi veya kişilere ibadet etmiş olur. Bu kişi La ilahe illallah dese, namaz kılsa, oruç tutsa, hacca gitse, müslüman olduğunu iddia etse de Allah’ tan başka ilah edinmiş ve kafir olmuş olur. Adiyy b. Hatem hadisi buna açık bir delildir. Şu halde kim bu kanunları koyanları reddedip tekfir etmezse, yine bu kanunları kabul eden ve uygulanmasına yardım eden kişileri tekfir etmezse veya onların hala müslüman kalabileceklerine inanırsa sahte ilahları reddetmemiş olacağından; La ilahe illallah’ı gerçekleştirmeyip müslüman olmamıştır. Çünkü La ilahe illallah sadece Allah’a inanmakla gerçekleşmez. Bununla beraber ancak sahte ilahlar reddedildiği zaman gerçekleşir. Allah ancak bütün ibadetlerin kendisine has kılındığı dini kabul eder. Yine aynı şekilde bütün ibadetleri yalnız kendisine has kılanları müslüman olarak kabul eder. Zira Allah (c.c) Zümer:3 ayetinde bütün ibadetlerin kendisine has kılındığı dinin kendi dini olduğunu açıkça beyan ediyor. Allah’a daha çok yaklaşmak için dahi yapılsa bazı ibadetleri kendisinden başkasına yapan kimselerin müslümanlığını ise kabul etmiyor. Onları yalancı ve kafir olarak niteliyor.

Günümüzde La ilahe illallah kelimesi artık sadece kuru bir sözden ibaret hale gelmiştir. Minarelerden, radyo ve televizyonlardan söyleniyor. Hatta söyleyenlere tağutlar tarafından maaş veriliyor. Bu nasıl mümkün olabiliyor? Çünkü artık bu kelime sadece kuru bir söz olmaktan başka birşey ifade etmiyor. Söyleyenler manasını bilmiyor. Söyletenler de (tağutlar) insanların bu kelimenin manasını anlamadıklarını çok iyi bildikleri için söylenmesine izin veriyorlar. Bu kelimeyi bilmeden söyleyenler değil de bu kelimenin hakiki manasını bilip insanlara anlatanlarsa hapislerden çıkmıyorlar. Niçin?! Örneğin bir adam minareye çıkıp da: “İbadet yalnız Allah’a yapılır. Helal (serbest) ve haram (yasak) tayin etme yetkisi yalnız Allah’a aittir. Allah’ın helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Kanun koymak yalnız Allah’a aittir. Kim Allah’ın yasakladığı şeyleri serbest bırakırsa veya Allah’ ın serbest bıraktığı şeyleri yasaklarsa namaz da kılsa oruç da tutsa hacca da gitse tağut olmuş olur. Bu ister bir şahıs ister bir topluluk ister bir parti isterse de bir meclis olsun farketmez. Böyle yaptığı için ilahlık iddia etmiş ve tağut olmuş olur. Kişinin müslüman olabilmesi için bunları reddetmesi, onlara itaat etmemesi, onları tekfir etmesi, onlara itaat edenleri ve tekfir etmeyenleri tekfir etmesi gerekir. Kişinin müslüman olabilmesi için bu gibi sultaları yoketmeye çalışması gerekir.” dese ve La ilahe illallah’ı bu şekilde açık olarak böylece anlatsa hiç tağutlar ona izin verir mi?! Kaldı ki maaş versinler.! İşte La ilahe illallah’ın manası budur.

 

KAFİRLERE VELA GÖSTERMEMEK

VE ONLARI TEKFİR ETMEK

 

Kişinin müslüman olabilmesi için sadece sahte ilahları reddedip, bütün ibadetleri yalnız Allah’a yapmış olması yeterli değildir. Aynı zamanda tağutlara itaat edenleri tekfir etmesi, onları müslüman olarak kabul etmemesi, tağutlara ve onların uşakları olan diğer müşriklere sevgi ve dostluk göstermemesi, onlardan uzak olması, onlarla beraber hareket etmemesi gerekir.

Allah (c.c) aşağıdaki ayette bunu açıkça belirtiyor:

“İbrahim ve bareberinde olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani bir zaman onlar kavimlerine şöyle demişlerdi:

“Biz sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddettik. Yalnız Allah’a iman etmenize kadar bizimle sizin aranızda ebedi bir düşmanlık ve kin ortaya çıkmıştır.” [Mümtahine: 4]

Allah (c.c) ayette: İbrahim ve beraberinde olanlarda bizim için uyulması gereken güzel bir tutum olduğunu bildiriyor.Ayette onların yalnız Allah’a iman edip, Allah’tan başka ibadet edilen ilah ve tağutlardan ve tağutlara ibadet eden kimselerden de uzak oldukları, kavimlerini müslüman olarak kabul etmedikleri, onlara karşı kalplerinde hiçbir sevgi duymayıp onlara kin duydukları ve bunu da onlara karşı düşmanlık ederek hareketleriyle gösterdikleri belirtiliyor. İşte La ilahe illallah’ın gerçek manası budur.

Kişi bu kelimeyi bu şekilde kabul edip bu kelimeye uygun olarak yaşar ve bu kelimeyi bozacak hareketlerden kaçınırsa işte ancak o zaman müslüman olur.

Allah (c.c) mü’minlerin sıfatlarını belirtirken şöyle buyuruyor:

“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah’a ve rasulüne karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah imanı bunların kalplerine yazmış ve katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuştur. İşte bunlar Allah’tan yana olanlardır. İyi bilin ki saadete erişecek olanlar Allah’tan yana olanlardır.” [Mücadele: 22]   

Allah (c.c) bu ayette en yakın akraba dahi olsa kafirleri seven, kafirleri destekleyen, geçerli bir mazeret olmaksızın onlarla haşir-neşir olan kişinin iman iddiasının geçersiz olduğunu bildiriyor.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Mü’minlerden başkasını dost edinme. Allah’tan korkanlardan başkasına da yemeğini yedirme.” [Tirmizi-Ahmed-Hakim, İbni Hibban sahih senetle (Ebu Davud Hadis No:4832) (Cem'ul-Fevaid: C.4. Adab bah. Salim b. Gaylan an'l-Velid b. Kays an Ebu Said asl-i senedi ile tahric ettiler.) (Tac: C.5 Sevgi bah.)]  

 “Kişi kimi severse onunla beraber haşrolunur.” [(Buhari Edep bah.) (Müslim bir bah.) Ebu Davud-S. Tirmizi, Taberani sahih senedle (Tac: C.5 Dinin temeli Allah ve Rasulünü sevmekten ibarettir bah.)]           

“Din Allah için sevmek ve Allah için buğzetmekten ibarettir.” [Ahmed-Hakim (Ebu bekir Abdullah b. Muhammed b. Ebu İeybe (vh.235), El-İman, 45) Tabarani bu hadisi ibn. Mesud'dan merfu olarak el-Kadir'inde zikretmiştir. Hasen bir hadistir.]                          

İbni Abbas (r.a) şöyle diyor:

“Sevdiğini Allah için seven, darıldığına Allah için darılan, dostuna Allah için dost olan, düşmanına Allah için düşman olan kimse; işte ancak bu tutumuyladır ki Allah’ın sevgisine ve himayesine erişir. Kişi böyle yapmadıkça namazı ve orucu çok olsa bile imanın tadına varamaz. İnsanların dostlukları genellikle dünya ile ilgili konulara dayanır oldu. Bu da onlara birşey kazandırmayacaktır.” [İbni Cerir-Taberi]

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Kim müşriklerin topluluğuna girer ve aynı yerde yerleşirse o da onlar gibidir.” [(Ebu Davud Siyer bah.) (Tirmizi Siyer bah.) (Sahiha Camius-Sağir 6/279)]                                           

“Allah (c.c) müşrik olan bir kişinin müslüman olduğu zaman şirk topluluğunu bırakıp da İslam topluluğuna geçmedikçe hiçbir amelini kabul etmez.” [İbni Mace sahih senedle]

İmanı bozan kafirleri dost edinmekten maksat; İslam’a karşı olan, İslam’ı yoketmeye çalışan, tağutu destekleyen kişileri dost edinmektir. Bunlar en yakın akraba olsa bile mü’ min, onlara dostluk göstermez. Fakat bunların dışındaki kişilere; onları İslam’a ısındırmak için iyi muamelede bulunmak İslam’ın yasaklamadığı bilakis tavsiye ettiği şeylerdir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz. Doğrusu Allah adil olanları sever.” [Mümtahine: 8                                   

Esma binti Ebu Bekir şöyle dedi:

Rasulullah (s.a.s) zamanında müşrik olan annem ziyaret etmek için bana geldi. Anneme iyi davranabilir miyim?” diye Rasulullah’a sordum. Rasulullah: “Evet” dedi. Bunun üzerine Mümtahine: 8 ayeti indi. [(Buhari: (hibe) 29/2, 3. 142 (edeb) 8/1, 7,71) (Müslim Zekat bah.) (Ebu Davud 1668 Hiİam b. Urvenin an ebihi an Esma asl-İ senedi ile tahriç ettiler.) Tac: C.5 S.10 İyilik ve Ahlak bah.) Cem'ul Fevaid: C.4 S.308 Sİb-i Rahime iyilik bah.)]    

Ömer b. Hattab (r.a) mescidin yanında çok güzel bir ipek elbise gördü. Rasulullah (s.a.s)’a şöyle dedi:

‘Bu elbiseyi cuma günü ve heyetleri karşılamak üzere giymek için alsaydın.’ Rasulullah Ömer’e şöyle dedi:

“Bu elbiseyi ancak kıyamet gününde hüsrana uğrayacak kişiler giyer.” Sonra Rasulullah’a bu elbiselerden ganimet olarak geldi. Rasulullah bir tanesini Ömer (r.a)’e verince Ömer (r.a) şöyle dedi:

‘Daha önce bu elbiseyi giyenler hakkında iyi şeyler söylemediğin halde bana niçin veriyorsun? ‘ Rasulullah (s.a.s) Ömer ‘e:

“Ben sana giymen için vermedim” buyurdu.   [(Cem'ul-Fevaid: C.3 S.114 Elbise ve zinet bah.) (Muvatta: Libas bah. C.18 S.917-8) (Buhari: Cuma bah. 7.1.214. ideyn I-II. 2 büyü III 16 hibe bah.) (Müslim Libas bah. No 6-9 S: 1688-40) (Ebu Davud: Hadis No: 4041-1) (Nesei: Zinet bah. 84-86-97 VIII 196-8) İbni Ömer an ömer senedi ile tahric etti.] Ömer sonra bunu Mekke’de bulunan müşrik kardeşine hediye etti.                                                                      

Bir kimsenin nasıl müslüman olacağı hususu Kur’an ve sünnetten delilleriyle anlatılmış oldu. Bu anlatılanlar hususunda ehli sünnet alimleri arasında da hiçbir ihtilaf yoktur.

Artık bundan böyle inananlar bilerek inansınlar inkar edenler de bilerek inkar etsinler.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Mahvolan apaçık bir delilden ötürü mahvolsun, yaşayan da apaçık bir delilden ötürü yaşasın.” [Enfal: 42]                                   

 

Hidayete tabi olanlara selam olsun.

 

Başa dön