İŞTE MÜSLÜMAN

                         

                         ÖNSÖZ         www.hicretonline.com

Allah’a (c.c) hamd olsun. O’na şükreder, O’ndan yardım ister, O’nun bağışlamasını dileriz. Nefislerimizin şerrinden, kötü amellerimizden O’na sığınırız. Allah kime hidayet ederse onu saptıracak kimi de dalalete düşürürse ona hidayet edecek yoktur.

Şehadet ederim ki Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki Hz. Muhammed (s.a.s) O’nun kulu ve rasulüdür.

İnsanın yaratılışından beri şeytan (Allah ona lanet etsin), Adem (a.s) ve oğullarına düşmanlığını gösteregelmiştir. Ademoğullarını dalalete düşürmek için ahdetmiştir. Ancak Allah’ın salih kulları onun şerrinden emin bulunmaktadırlar.

Şeytanın bu ahdiyle beraber hak ve batıl mücadelesi başlamıştır. Bir yanda Rahman kabilesinin üyeleri diğer yanda şeytan ve yandaşları...

Allah, şeytanın apaçık bir düşman olduğunu belirtmiş ve insanların bu mel’una tapmaması için müjdeleyici ve uyarıcı rasuller göndererek hakikatı göstermiştir

Gönderilen rasuller tevhid meşalesini taşıyarak toplumlarını yalnız Allah’a ibadete davet etmiş ve tağutun inkar edilmesini istemişlerdir. Bu tevhid meşalesi yaratılmışların en hayırlısı Hz. Muhammed’e (s.a.s) ulaşmış ve en mükemmel şekliyle noktalanmıştır. Rasulullah kendisine ulaşan tevhid meşalesiyle insanların yolunu kıyamete kadar aydınlatmıştır. Rasulullah ümmetine kıyamete kadar baki kalacak İslam’ı her yönüyle tebliğ ettikten sonra ahirete göçetmiştir.

Ama şeytan ve Ademoğlu arasındaki savaş bitmemiştir: Bu uzun süren bir savaştır. Bu savaşta şeytan insanoğlunu doğru yoldan saptırmak için çeşitli yöntemlerle ona yaklaşmış ve batılı süslü göstererek insanların büyük bir kısmını dalalete düşürmüştür. Günümüzde ise; şeytan ve yandaşları İslam’ı yıkmak için İslam’ı kelime olarak ortadan kaldırmayıp İslami kavramların hakiki manalarını ortadan kaldırarak, yerine kendilerine zarar vermeyecek Allah’ın istemediği (Kur’an ve sünnete uymayan) manalar vermişlerdir.

İşte bu sebeple; günümüzdeki insanların en büyük sorunu iman-küfür sınırlarını bilmemeleri dolayısıyla müslüman-kafir ayrımını yapmamalarıdır.

Ziyaeddin El-Kudsî