16-NAHL:

وَقَالَ اللّهُ لاَ تَتَّخِذُواْ إِلـهَيْنِ اثْنَيْنِ إِنَّمَا هُوَ إِلهٌ وَاحِدٌ فَإيَّايَ فَارْهَبُونِ {51} وَلَهُ مَا فِي الْسَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَلَهُ الدِّينُ وَاصِباً أَفَغَيْرَ اللّهِ تَتَّقُونَ {52} وَمَا بِكُم مِّن نِّعْمَةٍ فَمِنَ اللّهِ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فَإِلَيْهِ تَجْأَرُونَ {53} ثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِّنكُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ {54}

سورة النحل (16) ص 273

لِيَكْفُرُواْ بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُواْ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ {55} وَيَجْعَلُونَ لِمَا لاَ يَعْلَمُونَ نَصِيباً مِّمَّا رَزَقْنَاهُمْ تَاللّهِ لَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَفْتَرُونَ {56} وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُ وَلَهُم مَّا يَشْتَهُونَ {57} وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِالأُنثَى ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدّاً وَهُوَ كَظِيمٌ {58} يَتَوَارَى مِنَ الْقَوْمِ مِن سُوءِ مَا بُشِّرَ بِهِ أَيُمْسِكُهُ عَلَى هُونٍ أَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِ أَلاَ سَاء مَا يَحْكُمُونَ {59} لِلَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِ وَلِلّهِ الْمَثَلُ الأَعْلَىَ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ {60} وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيْهَا مِن دَآبَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ {61} وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَى لاَ جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ الْنَّارَ وَأَنَّهُم مُّفْرَطُونَ {62} تَاللّهِ لَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى أُمَمٍ مِّن قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ الْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ {63} وَمَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ {64}

سورة النحل (16) ص 274

وَاللّهُ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ {65} وَإِنَّ لَكُمْ فِي الأَنْعَامِ لَعِبْرَةً نُّسْقِيكُم مِّمَّا فِي بُطُونِهِ مِن بَيْنِ فَرْثٍ وَدَمٍ لَّبَناً خَالِصاً سَآئِغاً لِلشَّارِبِينَ {66} وَمِن ثَمَرَاتِ النَّخِيلِ وَالأَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَراً وَرِزْقاً حَسَناً إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ {67}

Meâl-i Şerifi

51- Allah, buyurmuştur ki: İki ilâh edinmeyin. O, ancak bir ilâhdır. Onun için yalnız benden korkun.

52- Göklerde ve yerde olan her şey yalnız O'nundur. Din de daima O'nundur. Böyle iken, siz Allah'tan başkasından mı korkarsınız?

53- Sizdeki her nimet Allah'tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman da yalnız O'na yalvarırsınız.

54- Sonra Allah bu sıkıntıyı sizden kaldırdığı zaman, bir de bakarsınız ki, içinizden bir topluluk, hemen Rablerine ortak koşarlar.

55- Bunu kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Şimdi eğlenin bakalım! Fakat yakında bileceksiniz. yani fazlası şöyle dursun, iki ilâh bile edinmeyin.

56- Bir de müşrikler kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden tutuyorlar mahiyetini bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar. Allah'a andolsun ki, siz bu yaptığınız iftiralardan mutlaka hesaba çekileceksiniz.

57- Onlar, Allah'a kızlar isnad ediyorlar. O, bundan münezzehtir. Kendilerine ise erkek çocukları isnad ederler.

58- Halbuki onlardan birine, kız doğum haberi müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolar, yüzü kapkara kesilir.

59- Kendisine verilen müjdenin kötülüğü, dolayısıyla kavminden gizlenir. Şimdi acaba o çocuğu zillet ve horluğa katlanarak saklayacak mı? Yoksa toprağa mı gömecek? Dikkat edin verdikleri hüküm ne kötüdür!

60- Ahirete iman etmeyenler için kötü sıfatlar var. En yüce sıfatlar ise, Allah'ındır. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

61- Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hesaba çekseydi, yeryüzünde kımıldayan tek canlı bırakmazdı. Fakat Allah onları, belli bir vakte kadar erteler. Müddetleri (ecelleri) geldiği zaman, onu ne bir saat erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

62- Müşrikler, kendilerinin hoşlanmadıkları şeyleri, Allah'a isnad ediyorlar. Dilleri, en güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere durmadan söyler. Hiç şüphesiz onlar için, sadece ateş vardır. Oraya en önde gidip kalacaklardır.

63- Allah'a yemin olsun ki, biz senden önce bir çok ümmetlere peygamberler gönderdik. Ne var ki şeytan, onlara amellerini bezeyip süslü gösterdi. Bugün de o şeytan, kâfirlerin dostudur. Onlar için acı bir azab vardır.

64- (Ey Resulüm!) Biz, sana bu kitabı (Kur'ânı) sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklaman için ve iman edecek topluma bir hidayet, bir rahmet olsun diye indirdik. Meâl-i Şerifi

65- Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat verdi. Şüphesiz ki bunda dinleyen bir millet için büyük bir ibret vardır.

66- Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardır. Size işkembelerindeki yem artıklarıyla kandan meydana gelen, içenlere içimi kolay halis bir süt içirmekteyiz.

67- Hurma ve üzüm ağaçlarının meyvalarından da hem içki, hem de güzel gıdalar edinirsiniz. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır.

56-59- (En'âm, 6/136. âyetin tefsirine bkz.) Hüza'a ve Kinâne kabileleri meleklere Allah'ın kızları diyorlardı. Halbuki kendileri kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. (Zuhruf, 43/19 âyetine bkz.) 60- Ahirete inanmayanlar için öyle kötü mesel. Yani kötülükte örnek olan çirkin sıfatları vardır. Ki çocuklara muhtaç olmakla beraber, çocuklarını öldürmek gibi. Allah'ın hakkı ise en yüce sıfatlardır. Yani yücelikte örnek olan en yüksek sıfattır ki zatının vacib olması, mutlak surette zengin olması, geniş rahmeti ve yaratıkların vasıflarından beri olması gibi. Onun için yüce Allah, onların yaptıkları vasıflandırmalardan çok yüce, çok beri ve uzaktır. O'na ne kız isnad edilir, ne de oğul ve o yegane Aziz, tam kuveti ile eşsiz ve özellikle onları her an sorumlu tutmaya gücü yeter, yegane Hakîmdir. Yaptığını tam bir hikmetle yapar.

Nitekim:

61-Allah böyle her şeyden üstün ve hikmet sahibi iken ve O'nun hakkı en yüce ve en güzel vasıflarla vasıflanmak iken:

62-63- Bir de tutarlar kendilerinin hoşlanmayacakları şeyleri Allah'a isnad ederler. Çünkü kız çocuklarından hoşlanmazlar. Allah'ın kızları var derler; kendileri başkanlıkta ortaklıktan hoşlanmazlar, Allah'a ortak koşarlar; kendileri elçilerine saygı gösterilmesini isterler, Allah'ın peygamberlerini küçümserler. Putlarına kıymetli mallarını sunarlar, beğenmedikleri değersiz mallarını Allah için vermeğe kalkışırlar...

65- Kulağı bulunan, dinleyecek olanlar, burada ölümden sonra dirilmeye sebep olan gökten suyun (yağmurun) indirilmesi hatırlatılırken buyurulması dikkate değer. Halbuki suyun inmesine uygun olan dinlemek değil, görmek veya düşünmek görünür. Şu halde bunda önemli bir nükte vardır ki, o da zikredilen suyun, Kur'ân'ı temsil ettiğine işarettir. Çünkü Ra'd Sûresi'nde (13/17) âyetinde de bunun bir benzeri geçmişti.

66- Bir sarhoş edici, bir de güzel rızık alırsınız. Bu âyet, sarhoş edici şeylerle ilgili olarak ilk inen âyettir. Bununla içki henüz haram edilmiş olmamakla beraber görülüyor ki, güzel rızka karşılık zikr edilmiş ve dolaylı yoldan güzel bir şey olmadığı anlatılmıştır. Öncesine de dikkat edilince anlaşılır ki, güzel rızık ile sarhoş edici şeyin karşılığı süt ile işkembe ve kanın karşılığının benzeridir. Bu ise dinin yasak ettiği şeyin haram olduğuna işarettir. Dolayısıyla burada güzel rızıktan maksat, pekmez ve ondan yapılan şeyler gibi tatlılardır.

67- Bir sarhoş edici, bir de güzel rızık alırsınız. Bu âyet, sarhoş edici şeylerle ilgili olarak ilk inen âyettir. Bununla içki henüz haram edilmiş olmamakla beraber görülüyor ki, güzel rızka karşılık zikr edilmiş ve dolaylı yoldan güzel bir şey olmadığı anlatılmıştır. Öncesine de dikkat edilince anlaşılır ki, güzel rızık ile sarhoş edici şeyin karşılığı süt ile işkembe ve kanın karşılığının benzeridir. Bu ise dinin yasak ettiği şeyin haram olduğuna işarettir. Dolayısıyla burada güzel rızıktan maksat, pekmez ve ondan yapılan şeyler gibi tatlılardır.